Uyum Entegrasyon

Toplumsal gelişmelerin motoru üretim ilişkileridir.

Bireylerin çalışma hayatına atılması, toplum içindeki konumunu ve bilincini değiştirir.

Bu değişim zamanımızda geçmiştekinden çok daha hızlıdır. Örneğin; Almanya’da Kadının toplumdaki yeri, çalışma sürecine giderek daha fazla katılmasıyla kökten değişmiştir, daha özgür, daha eşit konuma gelmiştir. Burada eşitlik mücadelesinde görmek gerekir. Bu ve buna benzer süreçleri, yavaşlatmak veya engel olmak isteyen güçlerimde. Başta, az veya

çok Politik partiler ve Aşırı dinci kuruluşlar bunların arasındadır. Seküler Toplumlarda ekonomik ilişkilerin gücü her istediğini alır. Seküler olmayan Toplumlarda bu değişim çok daha sancılıdır. Zira gelenekler ve alışılmış hiyerarşi sistemi değişmektedir.

Geleneklerin oluşmasında dinin önemli bir yeri vardır. Gelenekler ise dini sürekli kılarlar.

Toplum içinde benzerler değil farklı olanlar göze batar. İnsanlar çoğunlukla yaşamı ve doğayı statik yani değişmez algılar ve genelleme yaparak öğrenir veya önyargılarını oluşturur. İnsanları veya toplumu bir değişim etkileşim sürecinde görmez. Az veya çok Politikacılar ve Aşırı dinci kurumlar bu durumdan kendilerine pay çıkarırlar. çözüm üretmek yerine oy veya taraftar devşirmek isterler, yeni önyargılar oluştururlar..

Farklı olan fiziksel görünüşün yanında, geleneklerdir, kültürdür, farklı üretim ilişkileri içinden gelmiş olmaktır, bireylerin içinde bulunduğu aile, sülale, aşiret, cemaat içindeki Konumlarıdır, cinsiyet hiyerarşisidir.

Bugün içinde yaşadığımız toplumda paralel bir yapı oluşmuştur. Din özgürlüğü adına temel hak ve özgürlüklerden yararlanamayan, aile ve cemaat baskısı altında yaşayan binlerce kadın ve çocuk vardır. Anayasada garanti edilen, insan hakları ve çocuk hakları gibi temel haklardan mahrumdurlar.

Çözüm üretmenin önkoşulu bu olguları görmekten geçer. Uyum sürecini firenliyen engelleyen güçlere karşı mücadele etmeden ve bu süreci hızlandıracak ortak değerleri öne çıkarmadan bu mümkün değildir. Anayasanın geçerli olmadığı alanlar olmamalıdır.

Bu değerler, insan merkezli ve akılcı bir düşünceye dayalı eğitim, sekülerlik,

Grundgesetz (Anayasa), hukuk devleti, demokrasi, insan hakları, çocuk hakları, cinsel eşitlik ve tercih hakkıdır.

Eğitimin ve öğretimin amacı toplumların ortak değerlerinin tarihsel oluşumunu ve bu değerlerin muhtevasını yeni nesillere aktarması olduğu unutulmamalıdır.

Dieser Beitrag wurde unter Cağdaş paylaşım veröffentlicht. Setzen Sie ein Lesezeichen auf den Permalink.